26 Mayıs 2013 Pazar

Gazneli Sultan Mahmut Dönemi; Büveyhîlerle Münasebetler

Sultan Mahmut, tahta geçtiği sırada Kirmân bölgesine Büveyhî hanedanından Bahâü’ddevle Ebû Nasr Fîrûz (998-1012) hâkimdi. Sultan Mahmut’un başarıları Bahâ- ü’ddevle’yi Gaznelilerle dostluk ve ittifak tesis etmeye mecbur bırakmıştı. İran’a ait milli bir his olarak tezahür eden şi’i zümresinden olmalarına rağmen takip ettikleri politika Sultan Mahmut’u Büveyhîler’e müdahaleden alıkoymaktaydı. Ancak onun Kirmân’a hâkim olmak için bir fırsat beklediği görülmektedir. Nitekim 1012’de Bahâü’ddevle’nin ölümü Sultan Mahmut’a beklediği fırsatı yakalama imkânı verdi.


Bahâü’ddevle’nin yerine geçen ve Halife el-Kadir Billâh tarafından Sultanü’d-Devle unvanı verilerek hükümdarlığı tasdik olunan oğlu Ebû şucâ’ya (1012-1021) Kirmân vâlisi olan kardeşi Ebu’l-Fevâris isyân etti. 1017’de şîrâz civarında iki kardeş arasında yapılan savaşta Ebu’l-Fevâris mağlup olarak Kirmân’a kaçtı. Takip edildiğini anlayınca da Büst üzerinden Gazne’ye, Sultan Mahmut’a iltica etmek üzereharekete geçti.

Ebu’l-Fevâris’in geldiğini öğrenen Sultan Mahmut, Sistân vâlisine onu karşılamasını emretti. Sistan vâlisi Ebu’l-Fevâris’e herkesi şaşırtacak derecede ikramlarda bulundu. Ebu’l-Fevâris daha sonra Gazne’ye gitti. Sultan Mahmut onu karşıladı ve ikramlarda bulundu. Nihayet Ebu’l-Fevâris sultandan hükümdarlığı ve Kirmân’ı tekrar ele geçirebilmek için yardım istedi. Sultan Mahmut da devletin ileri gelenlerinden Ebû Saîd b. Muhammed et-Ta’î’yi bir orduyla onun yanına kattığı gibi, para ve silah yardımında da bulundu. Ebû’l-Fevâris ile Ebû Saîd birlikte Kirmân üzerine yürüdüler. Büveyhi kuvvetleri direnemeyip geri çekildi. Ebu’l-Fevâris bu suretle yeniden Kirmân’a hâkim oldu. Oradan Fars bölgesine geçerek şiraz’ı da ele geçirdi.

Ebu’l-Fevâris, bundan sonra Ebû Saîd dönünceye kadar herhangi bir anlaşmazlığın doğmaması ve kendi ülkesini de kaybetmemek için Gazneliler’e dürüst davranmaktaydı. Fakat onlara karşı yine de soğukluğunu hissettirmemeyi başaramadığı anlaşılmaktadır. Nitekim bir müddet sonra Ebu’l-Fevâris ile Gazneli kumandan Ebû Saîd’in arasının açıldığı ve geri dönen Gazneli kumandanının Ebu’l-Fevaris’i Sultan Mahmut’a şikâyet ettiği görülmektedir. Böylece kısa bir süre içerisinde Sultan Mahmut’un desteğinden mahrum kalmış olan Ebu’l-Fevâris 1018’de Ebû şucâ karşısında tutunamayarak Kirman ve şiraz’ı terk etmek zorunda kalmıştır.

O sırada Hindistan işleriyle uğraşan Sultan Mahmut, Kirmân üzerine bir ordu gönderemedi. Nitekim Kirmân daha sonra oğlu Sultan Mes’ûd zamanında Gazneli Rey hâkimi Mecdüddevle vaktini devlet işlerinden daha çok harem zevkleri ve ilimle uğraşmakla geçirdiğinden idareyi annesi Seyyide’ye bırakmak zorunda kalmıştı. Sultan Mahmut ise hutbe ve sikkenin adına olması ve haraç göndermesi için Seyyide’ye haber yollamış, bu istekleri yerine getirilmediği takdirde savaşa hazır olmasını bildirmişti. Ancak Seyyide’nin Sultan Mahmut’a verdiği gurur okşayıcı cevap şimdilik bir müdahaleyi önledi. Seyyide 1028 tarihinde öldüğü zaman oğlu Mecdüddevle idareyi tekrar eline aldı. Ancak o devlet idaresinde tecrübesizdi ve hem halk, hem de ordusu kendisinden memnun değildi. Neticede Deylemli askerler Rey’de sebep oldukları bir takım olaylarla halkı dehşete düşürdü. Bunun üzerine Mecdüddevle’nin Sultan Mahmut’dan yardım istemekten başka çaresi kalmadı. Esasen Sultan Mahmut da böyle bir fırsatı sabırsızlıkla bekliyordu. Nitekim Hâcib Ali Karib idaresinde sekiz bin kişilik bir kuvveti derhal Rey üzerine gönderdi ve ona Mecdü’d-Devle’yi tutuklamasını emretti. O sırada sağlığı bozuk olduğu halde kendisi de harekete geçti ve Gürcan’a gelerek Mecdüddevle’nin Selçuklulardan yardım almasını önledi.  Hâcib Ali Karib, Mayıs 1029’da Rey önlerine ulaştı.

 Mecdüddevle yanında yüz kişilik bir kuvvet olduğu halde Gazne ordusunu karşılamaya çıktı. Hâcib Ali, onu ve yanındakileri tutuklayıpb gönderdi. Sonra da Gazneli subayları yollayarak Rey şehrinin kapılarını tuttu. Bu başarı üzerine sultan, Cürcan’dan ayrılarak 26 Mayıs 1029 tarihinde hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Rey şehrine girdi. Mecdüddevle’nin Gazneli kuvvetlerini karşılamaya çıkması ve daha sonra sultan ile arasında geçen konuşmalar onun daha önce Mahmut tarafından davet edilmiş olduğunu göstermektedir. Ancak, o ve oğlu Ebû Dulef, Hindistan’a gönderilerek hapsedilmekten kurtulamadı. Bu arada Rey şehri yağmalandı ve Gazneliler büyük ganimet ele geçirdi. Bunlar arasında bir milyon dinar değerinde mal, beş yüz bin dinar değerinde mücevher ve altıbin elbise bulunuyordu.

 Sultan Mahmut ayrıca bölgede karışıklıklara sebep olan Batınîleri cezalandırırken civardaki hükümdarları itaatlerini bildirmek üzere huzuruna çağırdı. Ancak Tarum, Zencan, Ebher, Sercihân ve şehrizûr şehirleri hâkimi Müsâfîrî hanedanından II. İbrahim b. II. Merzubân bu davete icabet etmedi. Mahmut, onu cezalandırmak için Cüstanî hanedanından el-Merzubân’ı büyük bir orduyla harekete geçirdi. El-Merzubân, Müsâfirîler’e ait Kazvîn’i aldı ise de burada fazla tutunamadı.

 Sultan Mahmut, Rey ve civarının idaresini oğlu Mes’ûd’a bırakarak Gazne’ye dönmek üzere Nişâbûr’a hareket ettiği sırada II. İbrahim de Kazvin ve civarını tekrar ele geçirdi. Ama Mes’ûd, bazı adamlarını rüşvet ile kandırarak 13 Eylül 1029’da yapılan 162 İlk Müslüman Türk Devletleri savaşta onu esir almaya muvaffak oldu. II. İbrahim’in oğlu Gazneliler’e itaati ve yıllık vergi ödemeyi kabûl etti. Bunu müteakip Mes’ûd, Hemedân ve Ocak 1030’da da İsfahan’ı Kakuyî hânedanmdan alarak Gazneli topraklarına dâhil etti. O arada Sultan Mahmut da Irak’dan Hindistan’a gitmekte olan kervanların yolu üzerinde bulunan Nih çölünü Kufs ve Belûc eşkiyasından temizledi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder