25 Mayıs 2013 Cumartesi

Gazneli Sultan Mahmut Seferleri; İkinci Peflaver Seferi

Pencab seferi sırasında topraklarından geçişine müsaade etmeyen Anandpal’ı cezalandırmak arzusunda olan Mahmut, 1008 yılı sonbaharında harekete geçti. Bu gelişmeden haberdar olan Anandapal; Gwalior, Kalincar, Kannauç, Dehli ve Ecmir gibi şehirlere hâkim olan diğer Hindu racalarıyla ittifak yaparak meydana getirdiği büyük bir orduyla harekete geçti.



Sultan, savaşacağı ordunun diğerleri gibi çok kolay dağıtılamayacağının farkındaydı. Bundan dolayı çok ihtiyatlı davrandı. Çünkü Anandpal’ın oğlu Brahmapal’ın komutasında Attock bölgesindeki Hazro yakınlarında Chach düzlüklerinde toplanan bu büyük Hind ordusunun sayısı günden güne artmaktaydı. Buna ilaveten Hindu kadınları, bu savaşı kutsal telakki ettiklerinden altından süs eşyalarına kadar bütün mücevherlerini satarak yardım için göndermişti.

Fakirler ise para karşılığında işler yaparak elde ettikleri gelirlerle savaş meydanındaki Hindulara katkıda bulunmaya çalışmışlardı. Bu tavırlarıyla Hindular, savaşı tam bir dinler, medeniyetler çatışmasına dönüştürdüler.

Düşmanlarının gücünü fark eden Sultan Mahmut’un, Vayhind ve Peşaver arasında kamp kurduktan sonra kırk gün beklemesine bakılırsa epeyce tedirgin olduğu ve savaş için çok geniş tedbirler aldığı söylenebilir. Nitekim hücum esasına göre düzenlenmiş olan Türk ordusunun bu savaşta savunmaya yöneldiği dikkati çekmektedir. Onun için Hinduların hücuma geçmesi beklenilmiş, hatta bu yönde bir kışkırtma faaliyeti olmak üzere altı bin okçu da önden gönderilmiştir. 31 Aralık 1008’de bu okçuların tahrikiyle otuz bin civarındaki Kokhar kuvveti harekete geçti.

Gerçekten de Anandpal’a gelen yardım kuvvetlerinin en güçlüsü Keşmir’in yüksek tepelerinden gelen bu vahşi savaşçılardı. Bunların müthiş taarruzu karşısında Türk ordusu paniğe kapıldı ve savaş Gaznelilerin aleyhine gelişmeye başladı. Mücadelenin iyice sertleştiği, hatta Sultan Mahmud’un, savaş alanını terk etmeyi düşündüğü bir sırada ortaya çıkan beklenmedik bir gelişme ile Anandpal’ın fillerinin, savaş meydanını terk etmesi her şeyi değiştirdi. Hindular, liderlerinin savaş meydanını terk ettiğini zannettikleri bir anda taarruza geçen Sultan Mahmud, duruma hakim olarak Hinduların peşine düştü ve iki gün içinde bölgeyi bütünüyle zapt etti. Anandpal’ın da, babası Caypal’in akıbetine uğraması Mahmud’un Hindistan içlerine doğru ilerlemesini sağlamıştır.

Nitekim büyük tapınakların bulunduğu ve sadece bir garnizon tarafından korunan zenginliğiyle ünlü Nagarkot kalesine doğru ilerleyen Mahmud, burayı üç günlük bir direnişten sonra teslim aldı. Aralarında gümüşten bir köşk ile altın ve gümüş direklerle yapılmış Bizansvari kubbelerin de yer aldığı depoları muazzam mücevherlerle dolu kale tamamen yağmalandı. Bütün bunlarla birlikte ele geçirilen paralar, külçe altın, gümüş vs. gibi daha pek çok kıymetli eşya 1009’da develerle Gazne’ye nakledildi. Bu ganimetlerin tamamı orada sarayın avlusunda sergilenerek dünyanın her yerinden gelen insanların görmesi sağlandı. Ayrıca sultan, ganimetlerden büyük bir kısmını da halka cömertçe dağıttı.

152 İlk Müslüman Türk Devletleri Sultan Mahmut’un Anandpal’a karşı kazandığı zaferi, Hindu racaların aralarındaki ittifakı bozarken, racaların kendilerine olan güvenlerinin de kaybolmasına sebep olacaktır ki, bu durum sultanın bundan sonraki seferlerini kolaylaştıracaktır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder